Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle bilgiye ulaşmak, daha önce hiç olmadığı kadar kolaylaştı. Tarihin hiçbir döneminde insanoğlu bu kadar hızlı bir şekilde bilgiye erişebilme imkanına sahip olmadı. Elbette ki bu hızla birlikte internette çok fazla yanlış bilgi dolaşmaya başladı. Hatta sırf bu yüzden, "ölü internet teorisi" gibi bazı teoriler ortaya atıldı ve internetin artık bot faaliyetlerinden, algoritmik düzenlemelerden ve bu imkanlarla oluşturulan içeriklerden ibaret olduğu iddia edilmeye başlandı. Ancak internet, hâlâ kendi düşüncelerimizi, fikirlerimizi ve tecrübelerimizi kitlelere aktarabilmek ve kalıcı hale getirebilmek için en etkili yollardan biridir.
Uzun bir süre boyunca dijital yazarlık ve e-kitap konusunda pek çok teknik altyapım hazır olmasına rağmen, bu imkanlarımı etkin bir şekilde kullanmaktan imtina ettim. Bunun temel sebeplerinden biri, sürekli olarak her fikrimi kitaba dönüştürme düşüncesiydi. Ancak geçen zaman içinde anladım ki her yeni düşünce için kitap yazmam mümkün değil. Hele ki pek çok alanda ve disiplinde araştırmalarım ve eğitimlerim devam ederken, maddi imkansızlıklar içerisinde bunu sürdürebilmek oldukça zor. Ancak tabii ki kitap yazma ve fikirlerimi kitaplaştırma düşüncesinden vazgeçmiş değilim.
Düşüncelerimi anlık olarak paylaşabileceğim, zaman içinde kendi gelişimimi görebileceğim ve geriye dönüp fikirlerimi gözden geçirebileceğim bir imkanım olsun istedim. Günümüzde pek çok insan YouTube, podcast ya da sosyal medya üzerinden içerik üretiyor. Ancak çoğu zaman üretilen bu içerikler, takipçilerin isteğine göre şekilleniyor ve maddi kazanç kaygısıyla oluşturuluyor. Örneğin, akademiden ayrılmış bir doçent doktorun açtığı YouTube kanalında, hiç alanı olmamasına rağmen takipçilerinin talepleri doğrultusunda, sırf para kazanabilmek için bilmediği bir konuda içerik üretmesi sonucunda yaşadığı sıkıntıları çok net biliyorum. Bu nedenle, özgürce üretebilmenin yolunun hâlâ etkili bir şekilde yazmaktan geçtiğini düşünüyorum.
Günümüz içerik üreticiliği anlayışının, fikirlerimi özgürce ve rahatça aktarmama imkan verdiğini düşünmüyorum. Dolayısıyla video çekmeye, podcastler oluşturmaya ya da takipçilerimin istekleri doğrultusunda içerikler üretmeye harcayacağım zamanı, araştırma yapmaya ve yazmaya ayırmanın daha faydalı olacağına inanıyorum. Tabii ki burada herkesin tercihi farklı olabilir ve buna saygı duyuyorum. Ancak yazı yazmanın ve bunu dijital ortamda yayınlamanın, herkes tarafından kolayca yapılabilecek ve sürdürülebilecek bir yöntem olduğunu düşünüyorum.
Kendi dijital mirasınızı oluşturmak ve bunu ölümsüzleştirmek fikri de bir blog açmanız için temel nedenlerden biridir. Sosyal medyada içerik üreticileri tarafından oluşturulan içerikler çok hızlı bir şekilde tüketiliyor. Ancak uzun vadede kalıcı bir iz bırakmak istiyorsanız yazmak zorundasınız. Bu bağlamda blog açmak, hem kişisel gelişiminizi yakından gözlemleyebileceğiniz hem de bilgi ve tecrübelerinizi rahatlıkla başkalarıyla paylaşabileceğiniz bir alan ve imkan sağlar.
Paylaşmak istediğiniz fikirleriniz varsa, "Bunları neden paylaşmalısınız?" gibi önerilerde bulunmayacağım. Çünkü biliyorum ki herkesin dünyayla paylaşabileceği bir şeyler muhakkak vardır. Bu yüzden bunları ertelemek yerine bir blog açarak sürece adım atabilirsiniz. Belki kitap yazacak yeterli donanımınız, teknik altyapınız ya da zamanınız olmayabilir. Ancak düşüncelerinizi yazıya dökmek ve bunları dijital dünyada paylaşabilmek için pek çok alternatifiniz var ve blog açmak da bunlardan biri.
Uzun bir süre dijital dünyadaki altyapı imkanlarımı kullanmaktan tereddüt etmiş olsam da harekete geçmenin, hiç başlamamaktan her zaman daha iyi olduğunu düşünmüşümdür. Siz de hemen bugün bir blog açarak sadece kendiniz için değil, başkalarına da ilham olabilecek bir yolculuğa adım atabilirsiniz.
Araştırmacı-Yazar
Mehmet Hüseyin Arslan