Bilimsel Özgürlüğün Önündeki Engeller

Mehmet Hüseyin Arslan
0


Bilgi üretiminin temel taşı olan bilimsel özgürlük, gerçeğe ulaşmak için vazgeçilmez bir araçtır. Fakat çoğu zaman akademik dünyada bu özgürlüğü tehdit eden pek çok engel bulunmaktadır. Özellikle akademi içerisindeki sistemin ideolojik ve politik yönü ve bunlara ek olarak ekonomik baskılarla şekillenen yapılar, bilimsel düşüncenin özgürce gelişmesini büyük ölçüde engeller ve bilgi üretiminin önünü tıkar. Burada saymış olduğum hususlar adeta bir filtreleme görevi görerek hangi tür bilgilerin üretilip üretilmeyeceğine etki eder. Bu durum, bireysel olarak akademisyenleri ve toplumsal olarak ise tüm insanlığa faydası olan bilimsel ilerlemeyi yavaşlatır ve aynı zamanda zayıflatır.

Politika ve ideoloji bilimsel özgürlüğü kısıtlayan en büyük etkenlerden biridir. Akademik çalışmalar çoğu zaman mevcut konjonktürel yapının belirlediği sınırlar içerisinde gerçekleşir. Hükümetler ise bilimsel araştırmaları kendi politik çıkarları doğrultusunda yönlendirir. Soğuk Savaş sırasında ABD ve SSCB arasında yaşanan bilimsel rekabet buna verilebilecek en çarpıcı örneklerdendir. Bilim insanları, hükümetlerinin hoşuna gitmeyen sonuçlar elde etmekten kaçınabilecekleri gibi kariyerlerini ve akademik statülerini tehdit edebilecek durumlardan çoğu zaman uzak dururlar. Dolayısıyla akademik araştırmalar bir ölçüde bağımsızlıklarını kaybeder ve gerçek bilimsel ilerleme, ideolojik yönelimlerin filtrelenmesine maruz bırakılır.

Bir diğer önemli engel ise finansal bağımlılıklardır. Bilimsel araştırmalar ve bu araştırmalara kaynaklık eden bütçeler, devlet veya özel sektör kaynaklı fonlar tarafından finanse edilir. Sağlanan bu fonlar, belirli akademik alanlarda yapılacak araştırmalara yön vermekte, akademisyenler ise fon sağlayabilmek adına daha çok piyasaya uygun projelere yönelmektedir. Bu süreç bilimsel özgürlüğü kısıtlamakla kalmaz aynı zamanda bilimi sermayenin etkisi altına alır. Ticari kazanç getirecek araştırmalar daha çok desteklenirken, toplumun gerçek ihtiyaçlarına yönelik araştırmalar genellikle fon yetersizliği nedeniyle zorlaşır. Bağımsız ve eleştirel araştırmalar için gereken kaynakların kısıtlanması, bilimsel bilginin para ve güç etkisi altında şekillendiğini gösterir. Araştırmaların tarafsızlığı ve objektifliği bu gibi durumlarda zaafiyete uğrar.

Akademi içerisindeki hiyerarşik yapı ise genç araştırmacıların özgürce çalışmalar yapmasını çoğu zaman engelleyen bir unsurdur. Geleneksel görüşlerin egemen olduğu ortamlarda yenilikçi fikirler kolaylıkla dışlanabilmektedir. Kişisel çıkarlar ve kariyer hedefleri doğrultusunda yapılan çalışmalar bilimsel düşünceyi sınırlandırma tehlikesi taşır. Böylesi bir sistem içerisinde yenilikçi düşünceler ve bilimsel ilerleme oldukça engebeli yollardan geçmek zorunda kalır.

Araştırmacılar, serbestçe araştırma yapabilmek ve projelerini hayata geçirebilmek için karmaşık bürokratik prosedürler, yönetimsel onaylar ve envanter takibi gibi süreçlerle uğraşmak zorundadır. Bu noktada hızlı bir şekilde araştırma yapabilmek ve bürokratik engellerle dolu bir ortamda özgürce düşünmek oldukça güçleşmektedir.

Toplumsal ve kültürel engeller de çoğu zaman bilimsel özgürlüğün önündeki en büyük bariyerlerden biridir. Bazı durumlarda bilimsel araştırmalar toplumun mevcut değer yargıları ve inançlarıyla çelişebilir ve bir çatışma ortamına yol açabilir. Özellikle dini ve kültürel toplumsal normlar, bilimsel gerçeklerle çeliştiğinde, ''gelenek'' baskın gelen taraf olacaktır. Bilim tarihi boyunca da bu durum böyle ola gelmiştir; engizisyon mahkemelerini ve Avrupa’nın skolastik dönemini hatırlayınız. Bu toplumsal baskı ortamında akademisyenler ve düşünürler karşıt fikirleri dile getirmekten veya tartışmalara girmekten çoğunlukla kaçınmaktadır.

Bilimsel özgürlüğün önündeki engeller sadece akademik bir problem değil aynı zamanda toplumsal bir sorundur. Çünkü bilim, medeniyetimizi geliştirebilmek ve insanlığı ileriye götürebilmek için bir araçtır. Bilim ancak özgür bir ortamda gelişebilir. Bilimsel özgürlük engellendikçe toplumlar ve insanlık kendi geleceğini de kısıtlamış ve müreffeh bir gelecek inşa edebilme şanslarını da kaybetmiş olur. Gerçek bilimsel ilerleme, mevcut olan bu engellerin aşılması ve akademik camianın daha özgür ve bağımsız bir yapıya kavuşturulmasıyla mümkündür.

Tüm bu zorlu süreçlere rağmen akademik kariyerlerine devam eden tüm akademisyenlere, öğrencilere ve bağımsız düşünürlere teşekkür ediyorum. Bu kadar çetrefilli bir sistem içerisinde bir şeyler yapmak isteyen ve başarmak için elinden geleni yapan bu saygıdeğer bilim emekçilerinin çabaları gerçekten takdire şayan bir durumdur.

 

Araştırmacı-Yazar

Mehmet Hüseyin Arslan

 


Yorum Gönder

0 Yorumlar

Yorum Gönder (0)
3/related/default