Bazen bir düşünce, bir kelime, bir kıvılcım insanın içinde zihinsel bir devrim başlatır. Benim yola çıkış sebebim tam da buydu: düşünceye alan açabilmek, zihinsel yürüyüşlere ilham olabilmek niyetindeydim. Kitap yazmak gibi ciddi bir finansal yük yerine, daha esnek, daha erişilebilir bir alan kurmaktı bu dijital köşenin amacı.
Ancak zamanla fark ettim ki, yazılarımı seslendirme işine gelince işler biraz değişmekte. Yapay zeka destekli seslendirme ve video oluşturma araçları, ilk başta yazarlar için kulağa oldukça cezbedici gelebiliyor. Fakat yazdığını bir seslendiriciye okutmak suretiyle YouTube’a, Spotify’a ya da TikTok gibi uygulamalara yüklediğin zaman, orada ilk başta fark edilmeyen bir tuzağa düşmüş oluyorsun.
Yazılarınızı seslendirmek ve videoya dönüştürmek için ödediğiniz abonelik ücretleri, yavaş yavaş sinsi bir baskıya yol açıyor. Bu baskı, yazı yazmadan geçen her gün "boşa para verdin" şeklinde fısıldıyor benliğinizin derinliklerine. Burada yazı yazmak ve düşünmek bir ihtiyaç olmaktan çıkıp bir zorunluluğa dönüşüyor. Ve bu üretimin zorunlu hale gelmesiyle yaratıcılık çatırdamaya başlıyor. Öncelikle ben bir araştırmacı ve yazarım; ne YouTuber ne de TikToker’ım. Benim asıl üretim alanım yazı. Dolayısıyla bu platformlara yazılarımın seslendirilmiş ve videolara dönüştürülmüş hali olarak yüklediğim içerikler, esasen yazılarımın daha geniş bir kitleye ulaşabilmesi amacını taşımaktaydı.
Fakat dediğim gibi, çeşitli seslendirme ve video oluşturma araçlarına ödediğim aylık abonelik ücretleri zamanla üzerimde sinsi bir baskı oluşturdu. O yüzden blog yazılarımın belli bir seviyeye ulaşmasından sonra bu seslendirme ve video araçlarını tekrar kullanma kararı aldım. Yazılarım belli bir aşamaya ulaşmadan bu araçları tekrar kullanmayacağım. Çünkü dediğim gibi, bu durum içerik üretmeye yönelik olarak üzerimde bir baskı oluşturduğu için hem yaratıcılığımı öldürüyor hem de asıl işim olan yazı yazmanın dışına çıkarak üretim alanımı farklı bir boyuta doğru yönlendiriyor. Yazı bir birikim işidir ve sabır ister.
O yüzden araştırmacılara ve yazarlara tavsiyem: Yazılarınız belli bir birikim seviyesine ulaştıktan sonra bu seslendirme ve videoya dönüştürme araçlarını efektif bir şekilde kullanmanız olacaktır. Bunun öncesinde böyle bir işe kalkışıldığında ise, yaşamış olduğum baskıya maruz kalmanız oldukça yüksek bir ihtimal. Güzel yazılar oluşturabilmek için buna dikkat edilmesi gerektiğini belirtmek istiyorum.
Unutmayın: Ses geçer, görüntü solar ama kelimeler kalır.
Araştırmacı-Yazar
Mehmet Hüseyin Arslan


