Sümer Mitolojisinin Zorluğu ve Önemi

Mehmet Hüseyin Arslan
0


 Sümer mitolojisini anlamak, sadece antik çağın dini inanışlarını ve bunlara kaynaklık eden dinsel metinleri okumaktan öte oldukça karmaşık ve disiplinlerarası bir yaklaşım gerektiren bir süreçtir. Sümerlerin her miti çoğu zaman birden fazla kategoriye dahil edilebilir ve bu mitler içerisindeki farklı anlatılar birbirini tamamlayarak Sümerlerin dünya görüşünü anlamamıza yardımcı olur. Sümerlerin evrenin yaratılışı, tanrıların düzeni, insanların ortaya çıkışı, toplumların ve şehirlerin nasıl şekillendiğine dair oluşturdukları mitoslar sadece dinsel inançları değil, aynı zamanda dönemin sosyo-kültürel yapısını da anlamamıza olanak sağlamaktadır. Sümerlerin mitolojisi, Mezopotamya dinsel inanışlarının tarih boyunca pek çok farklı medeniyet üzerinde ne tür bir etkiye yol açtığını anlayabilmemiz için önemlidir. Sümerlerin yaratılış mitleri Mezopotamya'nın diğer uygarlıkları olan Akadlar, Babiller ve Asurlular tarafından benimsenmiş ve her defasında tekrar tekrar yeniden yorumlanmıştır. Bu mitosların etkisi daha sonra Yahudiler ve Yunanlılar başta olmak üzere tüm Yakın Doğu coğrafyasını etkilemiş ve böylece günümüze kadar gelen insanlığın kolektif hafızasında bir yer edinmiştir.

Sümerlerin evrenin başlangıcı ile ilgili en dikkat çekici görüşlerinden biri, ''evrenin başlangıçta kaotik bir düzen içerisinden ve sudan başlayarak yaratıldığı'' düşüncesidir. Bu anlatım sadece dini açıdan değil aynı zamanda dönemin dünyevi yaşam ve koşullarını yansıtması açısından da önemlidir. Bilindiği gibi Sümerler, Mezopotamya'nın güneyine geldiklerinde buldukları bataklık arazileri düzenleyerek ve imar ederek bir medeniyet yaratmışlardı. Sümerler için su yaşamın kaynağı olarak görülüyordu ve bu anlayış mitolojilerine de yansımıştı. Antik Yunan tarihinde doğa filozoflarının ilki olan Thales tarafından ortaya atılan ''evrenin ana maddesinin su olduğu düşüncesi'' dönemin Antik Çağ medeniyetlerinden Mezopotamya ve Mısır'da bilinen ve dini gelenek içerisinde yer alan bir görüştür. Fakat Antik Yunanlar evren ve dünya ile olan ilişkilerini mitoslar yerine akılcı sistemler ile açıklamaya çalıştığı için diğer Antik Çağ medeniyetlerinden ayrılmaktadır.

Sümerlerin mitoloji içerisinde işledikleri konular dönemin toplumsal yapısını ve hiyerarşik düzenini de gözler önüne sermektedir. Enlil, Enki, Anu ve İnanna gibi önemli tanrılar arasındaki etkileşimler, hem kutsal düzenin hem de dünyevi gücün nasıl işlediğini anlatan alegorik hikayelerdir.

Sümer mitolojisi diğer Mezopotamya uygarlıklarının yaratılış, evrenin doğumu ve düzenlenmesi ile ilgili mitlerini incelemekten daha zordur. Çünkü bunun sebebi az önce belirttiğim gibi Sümer mitlerinin çoğu zaman birden fazla kategoriye dahil edilebilir olması ile dağınık bir şekilde tüm bu sürecin farklı mitlerde işleniyor olmasından ve tarih boyunca sürekli olarak yeniden yorumlanmış olmasından kaynaklanmaktadır. Babil mitolojisi ise Enuma Eliş Destanı ile birlikte tek bir anlatı şeklinde ortaya konulduğu için Babillilerin yaratılış ile ilgili mitolojilerini incelemek, Sümerlerinkini incelemekten daha kolaydır. Dolayısıyla bu karmaşık durumdan istifade eden birtakım manipülatörler, modern zamanların uzaylı tanrılar söylemine yol açmıştır. Sümerlerden Babil'e kadar geçen süre içerisinde mitler derlenerek tek bir elde toplanmış ve her defasında yeniden yorumlanan mitler, en sonunda bir bütün olarak Yaratılış Destanı haline gelmiştir. Bu sebeple Babil mitolojisinin incelenmesi, Sümer kozmogonisi ve kozmolojisini inceleme işine göre daha kolay bir iş olarak karşımıza çıkmaktadır. 


Araştırmacı-Yazar

Mehmet Hüseyin Arslan

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Yorum Gönder (0)
3/related/default