Resmi İdeolojilerin Akademiye Etkisi

Mehmet Hüseyin Arslan
0

 


Toplumları şekillendiren bireylerin düşünce dünyalarını biçimlendiren, kurumların işleyişini sağlayan devletlerin yükselmesinde ve çökmesinde etkili bir faktör olan eğitimin, ideolojik yapıların tesirinden uzak kalacağını düşünmemek gerekir. Böylesine önemli olan bir araç çoğu zaman ideolojik yapılar tarafından şekillendirilir ve bu yapıların neticesinde eğitimin ruhu derinden etkilenir. Resmi ideolojiler tarih boyunca eğitim üzerinde etkili olmuştur. Bilimsel özgürlüğün had safha da olması gereken akademi dünyasında da bu durum çok farklı değildir. Toplumsal eleştiriyi bastıran ve eleştirel düşünceyi engelleyen bir güce dönüşebilecek olan resmi ideoloji, bu özelliği ile bir toplumun siyasi rejimi ve ideolojisi ile iç içe geçmiş bir akademik yapının ortaya çıkmasına sebep olur. I. Dünya Savaşı ve II. Dünya Savaşı'nda da taraflar, askeri kapasitelerinin yanı sıra tüm bilimsel kapasitelerini de kullanarak birbirleriyle mücadele etmişlerdir. Dolayısıyla böyle durum içerisinde akademinin resmi ideolojiden ayrı olarak düşünülmemesi gerekmektedir. Özellikle üniversitelerin ve diğer eğitim kurumlarının devletle güçlü bağlar içinde olunan yerler olarak ön plana çıkmasından dolayı resmi ideolojilerin akademiye etkisi buralarda daha belirgin hale gelmektedir.

Eğitim üzerinde hegemonya kuran ideolojinin etkisi genellikle mevcut siyasi gücün isteklerine ve devlet politikalarına göre eğitimin biçimlendirilmesi ile sonuçlanır. Burada bilimsel özgürlüğün ve objektifliğin önündeki en büyük engellerden biri de resmi ideolojilerdir. Akademik çalışmalar ve bilimsel araştırmalar genellikle bu hegemonyanın belirlediği sınırlar ve doğrular içerisinde şekillenmektedir. Örnek olarak gösterecek olursak, ideolojinin çıkarlarına ters düşen araştırmalar ve fikirler ya göz ardı edilir ya da bastırılır. Akademik alanlardaki araştırma ve öğretim süreçlerine derinlemesine nüfuz eden ideolojik baskılar, üniversite yönetimlerinin hükümetlerle ve resmi ideolojilerle uyumlu bir şekilde hareket etmesine yol açar. Çünkü burada üniversitelerin finansman ve karar alma süreçleri son kertede devlet aygıtının kontrolündedir. Bundan dolayı akademik özgürlüklerin bir tür denetim altına alınması sonucu ortaya çıkar ki, bu ideolojik hegemonya karşısında öğretim üyeleri hoş karşılanmayan konularda araştırma yapmaktan ve ders vermekten kaçınabilirler. Yine bu araştırma ve öğretim süreçleri içerisinde ideolojik sınırların dışına çıkmak neredeyse imkânsız hale geldiği için eğitim müfredatları hâkim olan ideolojinin etkisiyle şekillenir. Bu müfredatlar vesilesiyle öğrenciler sadece bilgi almakla kalmaz aynı zamanda hâkim olan resmi ideolojinin ve toplumun görüşlerini de kabul etmeleri ve bunları sorgulamadan benimsemeleri gerektiği yönünde bir sürece tabi tutulurlar.

Bu durum dünyanın geneli için geçerlidir. Öğrencilerin eleştirel düşünme yetenekleri böyle bir ortamda gelişemez. Çünkü doğru bilgi ve gerçeklik, ideolojik hegemonyanın bakış açısıyla şekillenir. Eğitim, toplumsal sorunlara karşı hâkim paradigmanın istediği ve yönlendirdiği şekilde oluşturulur.

Resmi ideolojilerin akademiye etkisi bilimsel çalışmaların kalitesini ve çeşitliliğini olumsuz etkileyebileceği gibi gerçek bir bilimsel ilerleme farklı düşünce akımlarının, tartışmaların ve eleştirilerin serbestçe ifade edilebildiği bir ortamda gelişir. Fakat tüm dünyadaki ideolojik hegemonya altında iş yapmaya çalışan akademi camiası, bu şekilde monolitik bir yapıya bürünmüş olur. Aynı zamanda sadece tek bir doğru kabul edilir. Tek bir doğrunun kabulüne karşı herhangi bir itiraz ideolojik bir tehdit olarak görüleceği için bilimsel ilerlemenin ve yeniliğin de önü tıkanmış olur. Bu durum eğitimi sadece bireyleri şekillendiren bir araç olmaktan çıkarmakla kalmaz aynı zamanda toplumların düşünsel yapısını kontrol etmek için kullanılan bir silah haline getirir. Bilimsel özgürlük ve eleştirel düşünce ancak özgür bir ortamda gelişeceği için böylesi bir manzara karşısında bir toplumun sağlıklı bir şekilde ilerlemesi beklenemez. Bugün dünyanın her tarafında akademik dünyadaki ideolojik baskılar özgür düşünceyi ve bilimsel araştırmaları ya engellemektedir ya da kendi doğruları için yönlendirmekte ve şekillendirmektedir. Gerçek bir eğitim özgür düşünceye ve eleştirel bakış açısına hizmet etmelidir.

 

Araştırmacı-Yazar

Mehmet Hüseyin Arslan

 

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Yorum Gönder (0)
3/related/default