Açıköğretim Programlarının Kapatılmak İstenmesi

Mehmet Hüseyin Arslan
0


 Eğitim sistemi her zaman belirli akademik çetelerin ve eğitim zümrelerinin elinde bir güç aracı olarak kullanılmıştır. İnsanların eğitime erişim hakkı genişletileceği yerde tam tersi şekilde daraltılmaktadır. Eğitim özgürlüğüne indirilen en büyük darbelerden biri de açıköğretim bölümlerinin birer birer kapatılmasına yönelik gerçekleştirilen söylemler ve uzaktan eğitim modelinin önüne engeller konulmasıdır. Bu karar sadece birkaç bölümün kapanması olarak kalmayacak, ileride eğitimde fırsat eşitliğine indirilmiş en büyük darbe olarak tarihte yerini alacaktır.

Açıköğretim sistemi, örgün eğitime erişimi olmayan binlerce insan için bir umut kapısıdır. Peki ne oldu da eğitimde elitist bir kast sistemi oluşturmak isteyenler, "Herkes üniversite mezunu olmamalı!" diyerek bu kapıyı kapatmaya yeltendi? Hâlâ bu güzel sistemin toplumsal faydalarını tamamen yok etmeye çalışıyorlar. Şimdi burada okuyucular kendi kendilerine şunu sormalı: Eğitim bir hak mı, yoksa sadece ayrıcalıklı bir sınıfın imtiyazı mı?

Açıköğretim Neden Önemlidir?

Açıköğretim sistemi, Türkiye’de eğitim hakkına erişimi artıran en önemli modellerden biridir. Bu sistem içinde kadınlar, işçiler, memurlar, ikinci üniversite okumak isteyenler hatta cezaevindeki mahkûmlar, engelli bireyler ve kırsal kesimde yaşayan gençler ile kısacası örgün eğitime erişimi olmayan herkes için büyük bir fırsat vardır. Türkiye’nin her yerinden insanlar bu sistem sayesinde eğitim alabiliyor ve yaşadıkları şehirleri terk etmek zorunda kalmadan üniversite okuyabiliyor.

Bu sistem çalışanlar için büyük bir umut olan ve mesai saatleri içinde üniversiteye gitme şansı olmayan binlerce insan için de büyük bir fırsattır. Ancak açıköğretim bölümlerinin kapatılmaya çalışılması yetmezmiş gibi ikinci öğretim bölümleri de çoktan kapatıldı. Çalışmak zorunda olan insanlar için örgün üniversite okumak artık bir hayal oldu. Aile baskısıyla okuyamayan ve zamanında ekonomik nedenlerle örgün eğitimine devam edemeyen birçok kadın ise açıköğretim sayesinde üniversite eğitimi alabiliyor ve mezun olabiliyor.

Kendi alanında ilerlemek isteyen öğrenciler ek bir diploma alarak kendilerini geliştirebiliyor ve üniversite okumak için gereken fırsat eşitliği bu sistem sayesinde sağlanıyor. Ancak birileri ısrarla "Herkes üniversite mezunu olmamalı." diyor. Çünkü eğitim bir hak değil, bir statü aracı ve işçi yetiştirme kurumu olarak görülüyor. İşte tam da bu yüzden eğitimde fırsat eşitliğini sağlayan her adımın önüne geçiyorlar. Çünkü söylendiğinin aksine mevcut eğitimin herhangi bir felsefi ve idealist yönü yok, sadece sisteme eleman yetiştirmeye yarıyor.

Anadolu Üniversitesi açıköğretim sistemine baktığımızda, işletme ve iktisat bölümleri en çok mezun veren bölümlerdir. Mezun sayısı arttıkça bazı kesimler bu bölümlerin değersizleştiğini iddia etti. Oysa eğitim nicelikle değil, nitelik artırılarak ölçülmelidir. Ancak birileri bu niteliğin, "Herkes üniversite mezunu olmamalıdır!" anlayışıyla sağlanacağını düşünüyor.

Açıköğretim fakültelerinin mezunları akademik çevreler tarafından küçümseniyor ve eğitimci olduğunu söyleyen kimseler tarafından her türlü hakları gasp edilmeye çalışılıyor. Gelinen noktada ise eğitime tamamen elitist bir anlayış hâkim olmuş durumdadır. Bu kimseler sadece belirli bir azınlığa sunulmak istenen eğitimle "nitelikli mezunlar" yetiştireceklerini zannediyorlar. Oysa bu düşüncenin ne akademik ne de sosyolojik bir karşılığı var.

Eğer gerçekten bir eğitim ideali olsaydı, herkesin üniversite mezunu olması istenir ve açıköğretim sisteminde tarih, edebiyat, felsefe, sosyoloji gibi bölümlerden mezun olanlara "Siz bu bölümü okuyabilirsiniz ama örgün öğretim mezunları gibi atanamazsınız." denilebilirdi. Çünkü bu bölümleri okuyan insanların büyük kısmı, meslek sahibi olmuş yetişkinlerdir. Ve emin olun yine de bu bölümleri okuyan binlerce insan bulabilirsiniz. Peki, neden bu insanların eğitim almasını engellemek istiyorlar?

Neden özel sektörde belirli pozisyonlara gelebilen açıköğretim mezunları, örgün öğretim mezunlarıyla rekabet ettiği için iş dünyasındaki fırsat eşitliği de dahil olmak üzere eğitimde fırsat eşitliği yok edilmek isteniyor? Tüm bunlar, eğitimi ayrıcalıklı bir azınlığın tekelinde bırakmak isteyenlerin kararlarıyla şekilleniyor. Eğitimde elitist anlayışları güçlendirmek, toplumsal anlamda bir faciaya yol açacaktır.

Açıköğretime Karşı Olanlar Kimler?

Açıköğretime karşı çıkanların başında bazı akademisyenler geliyor. Onlara göre eğitim, herkesin erişebileceği bir hak değil, sadece kendilerine ve belirli bir çevreye prestij kazandıran bir alan olmalı. Bu yüzden açıköğretim sistemini "kalitesiz" olarak görüyorlar. Çünkü örgün eğitim demek, daha fazla sayıda akademisyenin istihdam edilmesi ve sistemin çarklarının daha rahat dönmesi demektir.

Bazı siyasetçiler ise daha az eğitimli ve kolay yönetilebilir bir toplum istiyor. Bu yüzden açıköğretim gibi fırsatlar ortadan kaldırılarak halkın bilinçlenmesi engellenmeye çalışılıyor. Özel üniversiteler ise açık öğretim fakültelerinin kapanmasından memnun, çünkü böylece öğrenci sayıları artacak ve eğitim daha fazla parası olanın erişebileceği bir lüks hâline gelecek.

Artık örgün eğitim alamayan insanlar için alternatifler giderek daralmaktadır. Kapanan bazı açıköğretim bölümlerinde okuyan binlerce öğrenci eğitimlerini tamamlayacak ancak bir daha bu bölümlere öğrenci kabul edilmeyecektir. Üniversiteler artık sadece belli grupların erişebildiği kurumlara dönüştürülmek isteniyor. Açıköğretimin sağladığı uygun maliyetli eğitim fırsatları yok edilmek isteniyor ve üniversite okumak daha da pahalı hâle getirilmeye çalışılıyor. Ülkemizin mevcut ekonomik koşulları düşünüldüğünde, bu büyük bir problem olmaya devam edecektir.

Bir Hak mı, Yoksa Ayrıcalık mı?

Eğitim giderek daha seçkinci ve sınıfsal bir yapıya evriliyor. Artık eğitim bir hak değil, ayrıcalıklı bir zümrenin sahip olduğu bir araç. Peki, şu soruların cevaplarını kim verecek?

  • Eğitim bir hak mı, yoksa sadece elitlerin sahip olabileceği bir ayrıcalık mı?
  • Açıköğretim sistemlerinin kapatılmak istenmesi kimlerin çıkarlarını koruyor?
  • Eğitimde fırsat eşitliğini yok eden bu kararların arkasındaki gerçek motivasyon nedir?
  • Üniversiteler, halkın bilinçlenmesini engellemek için mi giderek daha erişilmez hâle getiriliyor?

Bu yazı boyunca, eğitim hakkının nasıl gasp edildiği, kimlerin bundan kazanç sağladığı ve buna nasıl karşı çıkılması gerektiği anlatılmak istenmiştir. Çünkü eğitim, bir avuç insanın elinde tutabileceği bir güç değil, herkesin sahip olması gereken temel bir haktır. Eğer bir toplum eğitime erişemezse, köleleşmeye mahkûmdur.

 

Araştırmacı-Yazar

Mehmet Hüseyin Arslan




Yorum Gönder

0 Yorumlar

Yorum Gönder (0)
3/related/default