Bilgiye ulaşmanın kolaylaştığı günümüz dünyasında herkes dilediği konuda fikir beyan edebiliyor. Böyle bir dünya düzeninde, her şey üzerine düşünen, araştıran, sorgulayan ve meraklı bir şekilde öğrenmeye açık olan insanlar ile her şeyi bildiğini zanneden "herbokologlar" arasındaki farkın yeterince iyi anlaşılmadığını düşünüyorum. Bu yazımda, bu iki kavramı analiz ederek bahsi geçen kavramların neden birbirine karıştırıldığını incelemeye çalışacağım.
Düşünebilen canlılar olarak insanların, etkileşime girdiği her şey üzerine düşünebilmesi, sorgulaması ve araştırması türümüzün gelişimini destekleyen en önemli yetenektir. Bu bağlamda, düşünen insan çevresinde gördüğü her şeyi bir anlam çerçevesine oturtmaya çalışarak yeni bilgilere açık ve farklı bakış açılarını görebilen kişidir. Bu tarz insanlar bilgiyi mutlak ve değişmez olarak görmek yerine onu sorgulamanın, geliştirmenin ve farklı açılardan bakabilmenin yollarını ararlar.
Burada bir noktanın altını çizmek gerekiyor ki düşünen ve sorgulayan insan, bilgiyi kutsal bir dogma olarak görmez. Bunun tam tersi olarak, bilginin değişen ve gelişen bir yapıda olduğunu kabul eder. Bu özellikler düşünen bir insanın öğrenmeye ve yeni fikirlere açık olmasını sağlar. Gerçek bir düşünür, her şeyi bildiğini iddia etmek yerine her zaman daha fazlasını öğrenmeye çalışan ve buna samimiyetle açık olan kişidir.
Peki, o hâlde "herbokolog" olarak tabir edilen insanlar kimdir? Bu tip insanlar genellikle her konuda fikir beyan etmek isteyen fakat bu fikirlerini gerçek bir bilgi birikimi ya da derinlemesine düşünülmüş bir argümantasyon ile desteklemeyen kişilerdir. Bu tip kişiler için önemli olan şey, kendi söylediklerinin mutlak doğru olarak kabul edilmesi ve başkalarının görüşlerinin yetersiz veya hatalı bulunmasıdır. Herhangi bir konu hakkında bilgi sahibi olmak yerine, konuya dair bir görüş beyan etmek bu tür kimseler için yeterlidir.
Bir konu üzerinde düşünmek, düşünülen konuyu anlamaya çalışmak ve farklı bakış açılarından ele almak ciddi bir zihinsel faaliyet gerektirir. Ancak bazı insanlar, düşündükleri şeyi mutlak bir doğru olarak sunma hatasına düşer ve böylelikle görüşlerini dogmatikleştirirler. Gerçek manada düşünen insanlar ise bir konu hakkında kesin bir yargıya varmadan önce farklı kaynaklardan bilgi toplamaya ve detaylı araştırmalar yapmaya çalışırlar. Bu sayede her türden farklı bakış açısını görebilen bu kimseler, iyi bir düşünür olurlar ve aynı zamanda felsefe yapabilecek altyapıya sahip olmuş olurlar.
Bu insanlar, "Ben yanlış biliyor olabilirim." deme cesaretini gösterebilen entelektüellerdir. Oysa her şeyi bildiğini zanneden "herbokologlar"ın temel yanılgısı, kendi görüşlerinin değişmez ve yanlışlanamaz olduğunu düşünmeleridir. Tabii ki ciddi bir felsefi ve mantıksal temellendirme yapabilen ya da dini hakikatlere göre hareket eden kimseler, bahsetmiş olduğum bu güruhtan ayrı tutulmalıdır. Fakat unutulmamalıdır ki felsefe tarihi boyunca birbirini iptal eden, çürüten sayısız düşünce bulunmaktadır.
İyi bir düşünür için önemli olan şey, yazdıklarının ve düşündüklerinin aracılığıyla farklı bakış açılarını kavrayabilmek ve düşünsel tartışmaların önünü açabilmektir. Her zaman daha fazlasını öğrenmeye açık olan düşünürler, iyi bir yazar ve gözlemci olmalıdır.
Düşünce ve bilgi sürekli değişen ve gelişen bir yapıya sahiptir. Bununla birlikte, her görüş üzerine düşünmek, onu sınamak ve güncellemeye hazır olmak gerekir. Herhangi bir konuda derinlemesine düşünmek ve farklı görüşleri anlamaya çalışmak, gerçekten bilgiye açık olmanın bir göstergesidir. Bu farkın yeterince idrak edilmesiyle birlikte hem kendi düşünce yapınızı geliştirir hem de toplumdaki bilgi kirliliğinin önüne geçebilirsiniz. Zaten felsefenin kelime anlamı "bilgelik sevgisi" ve filozofun kelime anlamı ise "bilgiyi seven", "bilgelik peşinde koşan kişi" demek değil miydi?
Araştırmacı-Yazar
Mehmet Hüseyin Arslan