Bilincine kavuştuğundan bu yana insanlar, evreni, doğayı ve yaşamın gizemlerini anlamlandırmak için çeşitli hikâyeler anlatmışlardır. Mitolojiler ise bu hikâyelerin en zengin ve derin katmanlarını barındıran, geçmişin teolojik anlayışını günümüze taşıyan bir kültür hazinesi olarak öne çıkmaktadır. Tanrıların, kahramanların, doğaüstü varlıkların ve efsanelerin iç içe geçtiği anlatılar bütünü olarak karşımıza çıkan mitolojilerde; evrenin nasıl oluştuğu, hayatın amacı, varoluşun sırrı ve insan yaşamına dair temel sorular cevaplandırılmaya çalışılır.
Antik Çağ’ın kadim uygarlıkları, karmaşık doğa olaylarını açıklamak, ahlaki değerleri pekiştirmek ve toplumsal normları oluşturmak için pek çok kez mitolojik hikâyelere ve anlatılara başvurmuşlardır. Her kültür kendi coğrafyası ve toplumsal dinamikleri doğrultusunda, tarihsel olarak farklı mitolojik öyküler üretmiştir. Yunan medeniyetinden Roma medeniyetine, Hint medeniyetinden Mezopotamya medeniyetine kadar her bir mitolojik öykü, antik çağ insanının evrene bakış açısını ve yaşamın anlamını sorgulayan evrensel temaları işlemektedir. Ortaya çıkan bu zengin çeşitlilikle birlikte mitoloji, evrensel olmakla beraber her bir anlatı insanlık deneyiminin ortak paydalarını yansıtmaktadır. Bu mitolojilere kaynaklık eden önemli olayların başında gökyüzü olayları gelmektedir. "Astroteoloji" olarak isimlendirilen bu alan, oldukça karmaşık olup dinler tarihi açısından önemli bir disiplindir. Çeşitli gökyüzü ve doğa olaylarının bir araya getirilmesiyle oluşturulan tanrı arketiplerinin pek çok medeniyette benzer olmasının asıl sebebi de astroteoloji merkezli kadim kültürlerdir. Astroteolojinin bu anlayışından günümüze astroloji uğraşısı miras olarak kalmıştır. Ancak kadim medeniyetlerin dünyaya ve evrene bakış açısını daha iyi anlayabilmek için üzerinde durulması gereken alan astroloji değil, astroteolojidir.
Çok yönlü ve karmaşık olan mitoloji, yalnızca fantastik olaylar zinciri olarak algılanmamalıdır. Bu anlatılar ve öyküler, insan ruhunun derinliklerine dair metaforlar ve sembollerle doludur. Yine kahramanlık, fedakârlık, aşk, ihanet ve yeniden doğuş gibi temalar, insanlık deneyiminin ortak paydaları olarak sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Burada işlenen evrensel mesajlar, günümüzde bile yaşamımıza yön veren ve bize ilham olan değerlerdir. Günümüz dünyasında teknolojinin ve bilimin hızlı ilerleyişi arasında mitoloji hâlâ önemli bir yer tutmaktadır. Sinemadan edebiyata, resimden müziğe kadar pek çok alanda mitolojik motifler modern anlatılara ilham kaynağı olmuştur. Bunun en güzel örneklerinden biri, Amerika Birleşik Devletleri'nde ortaya çıkan New Age akımıdır. Bu akım içerisinde sıklıkla işlenen Altın Çağ, tufan, uzaylı tanrılar ve dünyanın sonu gibi eskatolojik tasvirler yaygın olarak mitolojiden beslenmektedir. Mitolojiden kaynaklı bu anlatılar, özellikle pandemiden sonra spiritüalizmin yükselişe geçmesiyle birlikte ülkemizde de yoğun ilgi görmekte ve cazibe odağı hâline gelmektedir.
İnsanlığın evrimsel ve tarihsel çizgisini anlayabilmek, bireylerin ve toplumların kültürel kimliklerini yeniden keşfetmelerine yardımcı olmak ve geçmiş ile gelecek arasında köprüler kurmak açısından mitoloji vazgeçilmez bir rol oynar. Mitoloji, sadece kadim medeniyetlerin ve antik çağların yitip gitmiş masalları değildir; bu anlatılar, insanlığın ortak hafızasında yer eden evrensel temaların ve derin sembollerin yaşam bulduğu bir alandır. Aynı zamanda bize kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi ve nereye gidebileceğimizi hatırlatır. Blog yazılarımda mitolojinin bu büyülü dünyasını keşfederken, okuyucularımın geçmişin derinliklerinden günümüzün aydınlık geleceğine uzanan bir yolculuğa çıkmasını sağlamak istiyorum. Bu yolculuğun ilham ve merak dolu olacağını düşünüyor ve ümit ediyorum.
Araştırmacı-Yazar
Mehmet Hüseyin Arslan