Lisansüstü Eğitimde Danışman Seçimi ve Akademik Özgürlük

Mehmet Hüseyin Arslan
0


 Son yıllarda akademik camiada sıkça karşılaştığım bir durum, lisansüstü eğitim programlarına başvuran öğrencilerin danışman seçme haklarının ellerinden alınmasıdır. Bahsettiğim durum çoğu kişi tarafından biliniyor olsa da buna karşı bir önlem alınmamıştır. Normal şartlar altında ders yılının sonunda öğrencinin çalışmak istediği akademisyenle görüşerek uzmanlaşacağı alanda çalışmak istediği akademisyeni seçmesi gerekir. Fakat henüz kayıt aşamasından hemen sonra danışmanların otomatik olarak atanması, akademik özgürlüğü ve öğrencinin bilimsel bağımsızlığını büyük ölçüde zedelemektedir ve bunun sonuçlarını fark edemeyen bir yapı ile karşı karşıyayız. Bir öğrencinin akademi yolculuğunda danışman seçimi kadar önemli bir karar yoktur. Çünkü danışman yalnızca rehberlik değil, aynı zamanda araştırmanın yönlendirilmesi ve kariyer fırsatları yaratma konusunda öğrenci için kritik rol oynar. Fakat lisansüstü eğitim süreci içerisinde enstitüler, öğrencilerin danışmanlarını önceden belirleyerek atıyor ve bu süreçte öğrenciye herhangi bir özgürlük tanımıyor. Elbette bu durum, öğrencilerin çok az bir kısmını ilgilendirmektedir. Çünkü lisansüstü eğitime alınacak öğrenciler önceden belirlendiği için çoğu öğrenci ilgili bölümün öğrencisi olmaktadır. Bahsettiğim durumla karşılaşan kesim ise lisans eğitimini farklı bir üniversitede alıp, yüksek lisans eğitimini veya doktora eğitimini başka bir üniversitede yapmaya çalışan öğrencileri kapsamaktadır. Tabii ki, bunun içerisinde lisans eğitimi aynı üniversiteden olan öğrenciler de bulunmaktadır. Bu öğrenciler de akademisyenlerin çalışmak istediği öğrenciler yüzünden otomatik danışman atamasına maruz kalmaktadır. Lisansüstü programlardaki bu otomatik danışman atama sistemi, enstitülerin iç yapısını gözler önüne sermektedir. Öğrencilere kişisel tercihlerine göre hareket etme hakkı tanımayan, akademik hayatlarında onlara dar bir yol haritası sunan bu durum, akademik bağımsızlık adına büyük bir tehdit oluşturmaktadır.

Lisansüstü öğrenci kabulünde her yıl yapılan bilim sınavları ise maalesef çoğu zaman bir formaliteden ibaret olmaktadır. Çünkü bu sistemde programa alınacak öğrenciler önceden belirlenmiş olduğu gibi, bunlara atanacak danışmanlar da kararlaştırılmıştır. Sadece bölüme dışarıdan gelen öğrenciler için formaliteden bir şeffaflık vurgusu yapılmaktadır. Öğrenciler bu süreç içerisinde kendilerini gösterebileceği, fikirlerini ve bakış açılarını tartışabileceği bir pozisyon elde edememektedir. Bu durum ise bilimsel düşüncenin gelişmesi ve akademik özgürlüğün önünde çok büyük bir engel teşkil etmektedir. Sorunun daha geniş ve kapsamlı bir boyutu ise lisansüstü eğitim sürecinde öğrencilerin yalnızca belirli akademik kadrolarla çalışmasının teşvik edilmesidir. Bir öğrencinin ilgi alanları ve araştırma yönelimi, danışmanının uzmanlık alanına göre şekillendirilmek zorunda kalmaktadır. Bu durumda ise öğrenciler kendi araştırma konularında derinleşememekte ve önlerinde büyük bir engel ortaya çıkmaktadır. Bilimsel ilerleme ancak ve ancak çeşitli bakış açılarıyla mümkün olduğu gerçeği göz önüne alındığında, akademik dünyadaki yenilikçi düşüncelerin önü bu şekilde tıkanmış olmaktadır.

Bu sorunun çözülebilmesi için lisansüstü eğitimde danışman seçiminde öğrencilerin daha fazla söz sahibi olabileceği ve onların kişisel özgürlüklerini tanıyacak bir sistemin kurulması gerekmektedir. Akademik özgürlük, yalnızca öğrencilerin fikirlerini özgürce ifade edebileceği bir ortamda gelişebilir. Bunun unutulmaması gerekmektedir. Danışmanlar ise bu süreci daha esnek bir şekilde yönetmeli ve öğrencilerinin ilgi alanlarına göre yol haritaları belirlemelerine olanak sağlamalıdır. Lisansüstü eğitim, öğrencilerin yalnızca bilgi edinmelerini değil, eleştirel düşünme ve araştırma becerilerini de geliştirebilmelidir. Fakat burada danışman seçimi gibi temel bir özgürlüğün kısıtlanması, bu sürecin akademik özgürlükten uzak bir şekilde devam etmesine neden olmaktadır. Öğrencilerin bu süreçte daha fazla karar alma yetkisine sahip olmaları, akademik dünyayı daha verimli ve yenilikçi bir hale getirecektir.

Bahsetmiş olduğum bu sorunla ilgili pek çok vakaya şahit olmakla beraber, bizzat içinde bulunduğum bir durum da oldu. Akademi içerisindeki mevcut problemlerden yalnızca birisi olan bu konunun acilen çözülmesi gerekmektedir. Çünkü bu süreç, günün sonunda kişiye özel kadro ilanlarına giden yolun ilk mihenk taşıdır.


Araştırmacı-Yazar

Mehmet Hüseyin Arslan 






Yorum Gönder

0 Yorumlar

Yorum Gönder (0)
3/related/default