Tanrı Enki'nin ardından, evrenin düzeni ile ilgili olarak anlatılan bir başka önemli mit, tanrıça İnanna'nın uygarlığın sanatlarını ve nimetlerini Uruk şehrine getirme çabasını anlatmaktadır. Burada, tanrıça İnanna, Uruk şehrini daha zengin ve refah içinde bir duruma getirmek için "me"leri almak üzere, tanrı Enki'nin Eridu'daki evine doğru bir yolculuk yapar. Bahsedilen bu "me"ler, Sümer uygarlığının temelini oluşturan kültür ve zanaat öğeleridir. Tanrıça İnanna'nın gelişi şerefine verilen ziyafette içilen şaraplar yüzünden oldukça sarhoş olan tanrı Enki, kültürün ve zanaatın öğeleri olan "me"leri tanrıça İnanna'ya hediye eder. Fakat daha sonra, sarhoşluğun etkisiyle yapmış olduğu bu hareketten pişmanlık duyacaktır. Tanrıça İnanna, almış olduğu hediyeleri gök teknesine yükleyerek Uruk şehrine dönüş yapar.
Tanrı Enki'nin pişmanlık duyması, İnanna'nın "me"ler ile birlikte Uruk'a dönüşünü engellemeye yol açacaktır. Ancak Enki tarafından gönderilen İsimud ve deniz canavarları ne kadar uğraşırsa uğraşsın, tanrıça İnanna'nın yardımına her defasında koşan yardımcısı Ninşubur sayesinde bu engeller aşılacak ve Uruk şehrine sağ salim ulaşılacaktır. Tanrıça İnanna'nın beraberinde getirmiş olduğu kültür ve zanaat öğeleri ile birlikte Uruk şehrine ulaşması büyük bir kutlama ile kutlanacak ve Uruk halkı, İnanna tarafından kendilerine verilen bu öğeler ile birlikte şehirdeki uygarlığı geliştirecektir.
Böylelikle, Sümer uygarlığının kültür ve zanaat öğeleri, Enki'nin sarhoşluğunun etkisiyle tanrıça İnanna'ya armağan edilmiş ve yine aynı tanrıçanın azmiyle Uruk şehrine aktarılmış olacaktır. Bu mit, insanlık tarihindeki ilk uygarlık anlayışları ve tanrısal müdahaleleri simgeleyen bir anlatıdır.
Araştırmacı-Yazar
Mehmet Hüseyin Arslan


