Anunnakilerin Yaratılışı ve İlk Kozmik Savaş

Mehmet Hüseyin Arslan
0


 Babil mitolojisin de de yaratılışın temeli, Sümer mitolojisinde olduğu gibi kaosun düzenlenmesi ve şekillendirilmesi ile başlamıştır. Ancak buradaki ilk yaratılış, tanrıların ve ilahi düzenin yaratılışıdır. Henüz dünya ve diğer canlılar yaratılmamıştır. Bu kaos içerisinde Babillilerin tuzlu su ve tatlı su dediği, uçsuz bucaksız bir kütle mevcuttu. Bu iki kitleye ek olarak da suların üzerinde bir tür buhar gibi dolaşan bir varlık daha vardı. Sırasıyla bu varlıklar: Tuzlu su ile temsil edilen ''Tiamat'', tatlı su bir kitlesi olarak isimlendirilen ''Apsu'' ve üzerlerinde buhar şeklinde olarak betimleyebileceğimiz ''Mummu'' isimli varlıklardır.

Sümer mitolojisinde başlangıçta tek bir dişil varlık olmasına rağmen, Babil mitolojisinde neredeyse bir teslis vardır. Burada Tiamat, Apsu ve Mummu üçlüsü ile birlikte kozmik düzenin temelleri oluşur ve bu oluşum, Mezopotamya’daki diğer kültürler içinde önemli bir etki olarak sonraki mitolojilere de tesir eder.

Başlangıçta olan bu uçsuz bucaksız kitleden sırasıyla yaratılış başlar ve Apsu ile Tiamat’ın birleşmesinden, Anunnakilerin lk çiftlerinden olan ''Lahmu'' ve ''Lahamu'' meydana gelir. Bu iki çiftten sonra ''Anşar'' ve ''Kişar'' yaratılır. Bir süre sonra Anşar ve Kişar’dan ''Anu'' isimli varlık meydana gelir.

Anu çoğu kimsenin bildiği gibi, Mezopotamya mitolojisinin baş kahramanlarından olan ve gökyüzü ile temsil edilen tanrıların en büyüğüdür. Destanın bazı metinlerinde Anu’nun eşi ''Antu''nun, Anu ile birlikte yaratılıp yaratılmadığına dair kesin bir bilgi olmamakla beraber, bazı anlatılarda bu ikili diğer tanrılarla birlikte bir arada doğmuş gibi betimlenmektedir.

Daha sonra Anu’dan, Mezopotamya tanrılarının en kurnazı ve en akıllısı olarak betimlenen ''Enki'' ya da Samilerin ona vermiş olduğu isimle ''EA'' yaratılacaktır. Enki, zamanla tanrılar panteonunun en bilge ve güçlü üyelerinden biri haline gelecektir.

Bir süre sonra genç ve enerjik Anunnaki tanrılarının gürültüsünden rahatsız olan Apsu, Mummu ile birlikte Tiamat’a gidecek ve tanrıların yok edilmesini talep edecektir. İlk başlarda bu durumu kabul etmeyen Tiamat, bir süre sonra Apsu’nun bu eylemine ses çıkarmayacaktır. Apsu’nun yaratmış olduğu tehlikeden korkan ve çekinen genç Anunnaki tanrıları büyük bir korkuya kapılacaklardır.

Tanrıların içine düştüğü bu durumdan onları kurtaracak olan, Anunnakilerin en bilgesi ve kurnazı olan Enki’den başkası olmayacaktır. Enki, sihir gücünü kullanarak Apsu’yu bir uykuya daldıracak ve Apsu’nun gücünü ele geçirerek tanrıların kozmik babası olan bu varlığı öldürecek, bu cesedi kullanarak  yeraltı sularındaki kendi konutu olan Apsu’ya inşa edecektir.

Fakat kozmik ana olan Tiamat, Apsu’nun ölümüne duyduğu öfkeyle çıldıracak ve diğer tanrıların kışkırtmasıyla birlikte genç Anunnaki tanrılarını yok etmek için savaşa hazırlanacaktır. Tiamat devasa yılanlar ve yırtıcı yaratıklarla yeni bir ordu oluşturacak ve oluşturmuş olduğu bu ordunun başına da Kingu’yu geçirecektir. Kingu, Tiamat’ın gücünü daha da pekiştiren bir figür olarak burada ön plana çıkacak ve Tiamat tarafından kendisine kader tabletleri verilecektir.

Tiamat, bu hamlesi ile birlikte Kingu’ya yenilmez bir güç kazandırmayı hedefleyecektir. Tüm bu gelişmeler, Babil mitolojisinin en önemli figürlerinden biri olan Marduk’un gelecekteki büyük zaferine ve genç tanrılar olan Anunnakiler tarafından evrendeki düzenin temellerini atan bir sürecin başlangıcı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bugün Babil dininin en önemli anlatısı olan Enuma Eliş Destanı’nda anlatılan bu yaratılış ve ilk kozmik savaş, New Age akımı içerisinde tufan anlatısıyla ilişkilendirilmektedir. İlgi çekici bir konu olduğu için komplo teorisyenleri tarafından oldukça sulandırılmış olan bu anlatılar, insanları ruhsal yönden ve maddi yönden sömürmek için şarlatanlar tarafından kullanılmaktadır. Mezopotamya dininin temel özelliği olan “köle insan” öğretileri, binlerce yıl sonra tekrar diriltilerek ölü bir antik kült yeniden insanlara dayatılmak istenmektedir.

Bu anlatıları evire çevire anlatan pek çok “New Age şarlatanının” herhangi bir resmî tarih ya da arkeoloji eğitimi elbette ki yoktur. Fakat Erich von Däniken ve Zecharia Sitchin gibi komplo teorisyenlerinin yapmış olduğu tahribatlar nedeniyle popülerliğini artıran bu anlatılar, günümüzde bir takım çıkar odakları tarafından her defasında kullanılmaktadır. Bu anlatılar, o derece tahrifata uğrayarak gerçek bilgisinden saptırılmış durumdadır ki arkeolojik buluntuların ikonografilerinden hiçbir şekilde anlamayan insanlar, Demir Çağı’nda ortaya çıkan Asur ve Babil saraylarındaki ikonografiler üzerinden çeşitli spekülasyonlar dahi yapmaktadır.

İnsanlık tarihi boyunca pek çok felsefi ve dinî akım gelişmiştir. Ancak bunlardan hiçbiri kendi hakikatlerini ve gerçeklerini, Mısır piramitlerinin uzaylılar tarafından yapılmış olmasına ya da Mezopotamya'nın sömürgeci ve köleleştirici tanrılar grubu olan Anunnakilere dayandırmamıştı.


Araştırmacı-Yazar 

Mehmet Hüseyin Arslan

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Yorum Gönder (0)
3/related/default