Blog yazısı yazmaya başladığımdan beri fark ettiğim şey, araştırma yazıları yazmak ile bir ilham ile gelen fikir yazıları yazmak arasında epeyce büyük bir fark olduğunu idrak etmemdi. Örneğin, herhangi bir araştırma yazısı yazacaksanız — alanım olan ve çok iyi bildiğim tarihten örnek vermek istiyorum — bu yazının sonucu çoğu zaman araştırmacının kafasında bellidir. Ve sonuca giden bir araştırma yazısı, kitabı, makalesi vb. şeyler yazılır. Bunun için gerekli doneler önceden toplanarak ve yeterli sayıda bilgi fişlemeleri oluşturularak yazmaya başlanır. Elbette ki spesifik konularda ve daha çok düşünsel faaliyet isteyen konularda çıkmazlar olabilir. Ancak genel itibariyle araştırma yazıları bu şekilde yazılıyor. İlham gereken fikir yazılarında ise durum oldukça karmaşık ve biraz daha zor. Çünkü insanın gün içerisindeki ruh hali ve psikolojisi gerçekten farklı seyirde dalgalanmalar yaşayabiliyor ve aklına gelen bir fikri kolay bir şekilde yazamıyor. Araştırma yazılarından farklı olarak ilham gereken fikir yazılarının masa başı ya da ofis tarzı bir yazımla yazılamayacağını biraz zor bir yoldan öğrenmiş oldum.
Örneğin, şu an bu yazıyı yazarken doğayla iç içe bir
şekilde, güzel bir manzaraya karşı bakarak yazıyorum ve kendimi daha rahat
hissediyorum. Fakat bir araştırma yazısı yazıyor olsaydım, önceden topladığım
donelerden hareketle — yani tarih bilimi içerisindeki tarama, tasnif, tahlil,
tenkit ve terkip yöntemlerinden bahsediyorum — yapmış olduğum tarama sonucu
kafamda önceden belli bir sonuca ulaşır ve geçici taslak planımı oluşturarak
yazmak için araştırmalarıma başlardım. Bu benim için oldukça kolay bir şey.
Çünkü yıllardır bunun için eğitiliyorum. Fakat gerçekten duygularınızı,
düşüncelerinizi ve fikirlerinizi aktarmanız gereken yazılarda ise durum böyle
olmuyor. İşte o yüzden bu yazıyı da yazarken doğayla iç içe bir haldeyim. Bu
durumu aşmak için çeşitli yöntemler ve stratejiler geliştiriyorum. Özellikle
yazma konusunda farklı metotlar deniyorum. Sesli yazma ve sesten metne
dönüştürme gibi yani ses yoluyla dikte ettirerek yazma ve ses kaydını metne
dönüştürme gibi çeşitli yöntemler deniyorum. Bu yüzden teknolojinin
imkanlarından durumum el verdiğince faydalanıyorum. Çünkü benim için daha önce
de belirttiğim gibi, bir terapi ve en zevk aldığım şeylerden birisi.
Dolayısıyla yazabilme işini kolaylaştırabilmek adına her
türlü yöntemi ve metodu deniyorum. Ayrıca yazarlık sürecinde edindiğim bu
bilgilerden yola çıkarak “Yeni Nesil Yazarlık” ismiyle tecrübelerimi
aktarabileceğim bir kitap yayınlamayı da düşünüyorum. Umarım yakın bir zamanda
bu kitabı çıkarabilirim. Burada okuyucularımla, değerli yazarlarla,
araştırmacılarla ve bu yolda ilerlemek isteyenlerle çeşitli tecrübelerimi ve
yeni yöntemlerle teknikleri paylaşacağım. Bunun için daha öncesinde çeşitli
donanımlara sahip olmak adına farklı yazılımlar ve ek bir telefon gibi çok
çeşitli altyapı imkanlarını oluşturmaya çalıştım. Edindiğim tüm bilgi ve
tecrübeleri bu yolda ilerlemek isteyenlere aktarmak istiyorum. Yazabilmek ve
başkalarının da yazabilmesini sağlamak benim için çok mutlu edici bir şey.
Belki de bu hayatta en haz aldığım şeylerden başında geliyor, öyle söyleyeyim.
Güzel bir manzaraya karşı, güzel bir sabah vaktinde, sabahın
serin havasıyla yazabilmek; her an, her yerde ve her şekilde düşüncelerini
yazıya döküyor olabilmek benim için gerçekten önemli bir konu. Diğer yazarların
da ve araştırmacıların da böyle imkânlardan ve tecrübelerden yararlanmasını
istiyorum. O yüzden onları da her zaman destekleyeceğimi belirtmeden
geçmeyeceğim.
Araştırmacı-Yazar
Mehmet Hüseyin Arslan