Bağımsız Olmanın Eğitime Katkısı

Mehmet Hüseyin Arslan
0


Özgürlüğün en temel şartlarından biri bağımsızlıktır ve insanın kendi zihinsel kapasitesini geliştirebilmesi ve entelektüel yaratıcılığını ortaya koyabilmesi için bağımsızlık—zihinsel anlamda bir bağımsızlık—çok ciddi bir öneme sahiptir. Bağımsız olmak yalnızca ekonomik ya da politik anlamda değil, entelektüel anlamda da insanın özgürleşme sürecinin merkezinde durmalı ve bireyin kendisini gerçekleştirebilmesine önemli bir dayanak olmalıdır. Gerçek anlamda felsefe yapabilmek, bilgi peşinden koşabilmek ve öğrenebilmek için ancak "tabula rasa" haline gelmiş bağımsız bir zihinle mümkün olabilir. Öğrenmek denilen şey bir şeyleri sırasıyla ezberlemek, size rehberlik etmesi gerekirken sizi talebe yerine koyan ve bilgi için dijital çağda dahi sadece ona muhtaç olduğunuzu düşünen sözde eğitimcilerin söylediği her şeyi harfiyen onaylamak değildir. Öğrenmek, kendi bakış açınızı, kendi düşünme biçiminizi ve kendi üretim alanınızı bilimsel ve felsefi bir temelde kurabilmektir. Ben bağımsızlığın eğitim üzerindeki etkisini bizzat deneyimledim. Klasik anlamda herhangi bir kuruma bağlı kalmadan dijital dünyanın ve bilgisayarların sunmuş olduğu imkânlarla çok küçük yaşlarımdan itibaren kendi öğrenme alanımı inşa ettim. Bu bağlamda her görüşten ve fraksiyondan kişilerin, ilgilendiğim konuyla ilgili düşüncelerini takip etmeye ve anlamaya büyük bir özen gösterdim.

Bu felsefi bakış açısını kavrayamayan insanlar, bilginin peşinden fanatikçe ve dogmatikçe koşarak farklı bakış açıları geliştirebilmeyi ne yazık ki elde edemiyorlar. Bugün açık erişimli kaynaklar, dijital kütüphaneler ve bilimsel veri tabanları, dünyanın neresinde olursanız olun size özgür bir şekilde araştırma yapabilme imkânı sağlıyor. Özgür bir araştırmacı olabilmek ve artık bir bilgiyi öğrenmek için herhangi bir ast-üst ilişkisine girmeden, izin almadan gerçek anlamda felsefe ve bilim yapabilmenin eşiğine gelmiş bir dönemdeyiz. Gelecekteki teknolojik gelişmelerle birlikte bu durum, şu ankinden daha ileri bir seviyeye taşınacaktır. Bağımsızlık ise kendi eğitiminizi kişiselleştireceği gibi, tersi bir durum olan herkesin aynı konuları aynı sırayla ve neredeyse aynı yorumla öğrendiği bir sistemde yaratılacağınızın gelişmesi zor bir duruma düşecektir. Oysa özgür ve bağımsız bir zihin, kendi merakının izinden gider. Felsefe de insan merakından doğmuştur. Kendi merakımızı ve idrak kapasitemizi zincire vurarak başkalarına bağımlı kılmak hiç akıl kârı bir şey değildir. Dijital çağda bu özgürlük, eskiye nazaran çok daha iyi bir duruma doğru gidiyor. Elbette ki dijital dünyanın distopik yanlarının ve tehlikelerinin farkındayım. Ancak eski çağlardan itibaren söz konusu duruma baktığımızda, şu ana kadar bu durum eskiye nazaran çok daha iyi bir hâl alarak giderek gelişmekte ve özgürlüğün önünü açmaktadır.

Dijital çağ sayesinde mümkün olan bu özgürlükle birlikte, açık bilim hareketi ile insanlığın ortak bilgisi tüm dünyada paylaşılarak büyütülmek istenmektedir. Böyle bir ortam içerisinde bağımsız bir araştırmacı, bilimsel tezlerden, bilimsel raporlara ve kitaplardan, makalelere kadar geniş bir yelpazede istediği ve aradığı bilgiye bir tık uzaklıkta bulunmaktadır. Bu ortam içerisinde bağımsız olmanın en önemli katkılarından bir tanesi de, öğrenmeyi ve eğitimi bir zorunluluk değil, bir yaşam biçimi hâline getirebilme imkânına ve potansiyeline sahip olunmasıdır. Çünkü bu durum, her ne kadar öğrenme isteği ve merakı olmayan insanları rehavete sürükleyecek olsa da, bunun tersi bir durumda olan insanlara kimse neyi, ne zaman, nasıl ve nerede öğreneceğini söyleyemeyeceği ve öğrenmeyi bireyin kendi seçimine bırakacağı için, bu seçme özgürlüğü sayesinde insanın kendini gerçekleştirebilme süreci daha da derinleşebilir. Kendi zihninin eğitimini planlayan birey, sadece gelişmekle kalmaz; aynı zamanda kendi zihninin potansiyellerini keşfederek kendini gerçekleştirmeye de önemli bir adım atıyor olacaktır. Ben, kişinin zihinsel bağımsızlığını bir tür eğitim felsefesi olarak görmekteyim.

Bağımsız bir zihin sayesinde öğrenmeyi bir yarış ya da görev değil, bir keşif olarak yaşayabiliriz. Ve bu keşif sayesinde, insanın içsel olarak dönüşümünün yanı sıra büyük zihinlerin medeniyeti yönlendirebilmesine bir kapı aralamış ve imkân sağlamış oluruz. Kişinin yıllarca tuğla tuğla kendi emeğiyle inşa etmiş olduğu bilimsel ve felsefi kapasitesi, kişiye hem özgüven hem de anlam kazandırmakla beraber medeniyete önemli katkılar sunabilir. Bugünün dünyasında eğitim sistemleri hızla değişmekte; fakat asıl dönüşümün ve vurucu etkinin bireysel düzeyde başlayacağını söylemek gerekiyor. Bağımsız düşünen bireyler, özgür toplumların ve bilim ile felsefenin gelişebilmesinin temelidir. Dijital çağ, bizi bu özgürlüğe hiç olmadığı kadar yaklaştırmakla beraber, kendi içerisindeki tehlikeleri de beraberinde getirdiğini unutmamak gerekir. Artık, mesela bu fırsatı fark edip değerlendirerek kendi kişisel gelişimimize ve bilimsel kapasitemize odaklanırken, içerisinde bulunmuş olduğumuz topluma bir katkı sunabilmekten geçiyor. Bağımsız olun; çünkü bağımsızlık, bilimin, felsefenin ve eğitimin en yalın ve bir o kadar da derin biçimlerinden biridir.

Araştırmacı-Yazar

Mehmet Hüseyin Arslan



Yorum Gönder

0 Yorumlar

Yorum Gönder (0)
3/related/default