Teknolojik ürünlerin fiyatları günden güne artıyor ve çoğumuz teknolojik yenilikleri takip etme noktasında bu ürünleri elde etmede ekonomik durumlardan ötürü yetersizlikler yaşıyoruz. Sürekli gelen güncellemeler ve çıkan yeni modellerle birlikte teknolojiyi takip edebilmek oldukça zor bir durum hâline geliyor. Bu bağlamda almış olduğumuz teknolojik ürünlerin ömürleri ise sadece çok kısa bir süre aralığında etkili bir şekilde kullanılabiliyor ki eğer bütçeye uygun bir şey almak istersek çoğu zaman ihtiyaçlarımızı tam manasıyla karşılayabilecek ürünler almaktan geri kalıyoruz. İhtiyaçlarımızın ölçeğini birazcık kısarak bütçemize en uygun teknolojik ürünü almak yoluyla da bir nevi ihtiyaçlarımızın bir kısmından feragat etmiş oluyoruz. Güncellemelerle birlikte ise almış olduğumuz teknolojik ürünler birkaç yıl sonra veya üç beş yıl sonra donanım yetersizliklerinden yahut işletim sisteminin sürekli olarak güncellenmesinden ve mevcut aygıtın bunu desteklemiyor oluşundan dolayı ya güncelleme almayı durduruyor veyahut güncelleme alıyor, ancak bir yerden sonra donma, kasma gibi problemlere sebep oluyor.
Örneğin bilgisayarlarda bu durum çoğu zaman basit temel ofis görevlerini bile yerine getirememe olarak ortaya çıkıyor. Teknolojik ürünleri takip ederken, incelemelerde veya yorumlarda çoğu zaman şunu görüyorum: İnsanlar genelde dizi izlemek için yahut ofis programlarını çalıştırmak için bilgisayarlar alıyorlar. Peki, sadece dizi izlemek için son model teknolojik aygıtlara ihtiyaç duymamız gerçekten bir gereksinim mi? Yoksa bahsetmiş olduğum bu sebeplerden ötürü insanlar tarayıcı işlemlerini ve basit ofis görevlerini herhangi bir donma ve kasma yaşamadan yerine getirebilmek için mi bu yolu izliyorlar sizce? Benim edinmiş olduğum izlenime göre elbette ki insanlar basit temel görevleri ve tarayıcıda rahatça gezebilmek gibi faaliyetleri gerçekleştirebilmek için sürekli olarak bu teknolojik cihazları yeni modelleriyle birlikte yenileme yoluna gidiyorlar. Bilgisayarları genelde ders çalışmak, dersleri takip etmek, kitap okumak, araştırma yapmak ve yazı yazmak için kullanıyorum. Bu ihtiyaçlarımı karşılamak için almış olduğum teknolojik ürünler çoğu zaman bütçeme uygun olmak zorunda olduğu için hedeflerimi tam manasıyla tabii ki her zaman karşılayamıyordu. Ancak zaman içerisinde elimdeki imkânlar doğrultusunda sürekli olarak bu aygıtları yenileme yahut elden çıkararak bir yenisini alma yoluna gidiyorum. Şu anda üniversitede tarih bölümü okuduğum yıllardan itibaren kullanmış olduğum bir laptobum var. Her ne kadar günümüzün teknolojisine tam olarak uyum sağlayamasa da ve bazı yetersizlikleri olsa da bu laptop bayağı bir zamandır benimle birlikte.
Şu an kullanmış olduğum ana masaüstü bilgisayardan önce ise bir tane ufak masaüstü bilgisayarım vardı. Ana masaüstü bilgisayarıma geçtikten sonra diğeri atıl durumda kalmıştı uzun bir süre boyunca. Sadece araştırma yapmak, kitap okumak ve yazı yazmak için bilgisayarları kullandığımdan dolayı aklıma gelen bir fikri uygulamaya geçirmek istedim. Bu fikir, kütüphane bilgisayarlarıydı. Elbette ki dijital bir sürü imkân ve olanaktan faydalanırken de, küçüklüğümden beri bilgisayarlar ile haşır neşir olmamdan mütevellit, kitapları da genelde dijital ortamlarda okumayı daha çok tercih ediyorum. Bu bağlamda bilgisayarlar zaten benim için bir kütüphane ve üniversite gibi anlamlara tekabül ediyor. Çoğumuzun eski ama hâlâ bir şekilde çalışır durumda olan, donma ya da kasma gibi problemlere sahip bilgisayarları var. Bu bilgisayarları yeniden işlevsel hâle getirebiliriz. İşte bu fikir, bu düşünceden doğmuştur. Amacım, elimizde olan bu cihazları sadece kitap okumak, araştırma yapmak, yazı yazmak yahut tarayıcıda gezmek gibi basit, temel işlemler için kullanabilir hâle getirebileceğinizi ve özelde ise araştırmacılar, yazarlar ve okurlar için bunların nasıl kütüphane bilgisayarlarına dönüştürülebileceğini ifade etmek istemem.
Öncelikle eski masaüstü bilgisayarımı ve dizüstü bilgisayarımı alıp ikisine de Linux Mint işletim sistemi kurdum. Bu işletim sistemi Windows’a göre hem daha hafif hem de sade bir yapıya sahip olduğu için eski donanımlarda bile oldukça akıcı bir şekilde çalışabilmektedir. Kurulumları yaptıktan sonra tüm sistem güncellemelerini yapıp daha sonra güncelleme ayarlarını kapattım. Linux işletim sisteminde, Windows’da olduğunun aksine, güncellemelerin otomatik yapılabilmesi için daha çok izin istenmektedir. Dolayısıyla bu izinleri kapatarak sistemi kapalı bir devre hâline getirdim. Bunu yapma sebebim, bu bilgisayarları artık kapalı bir sistem olarak sadece kütüphane işlevi için kullanabilmek amacını taşımaktaydı. Bu bilgisayarların internete bağlı olmalarına gerek yok, fakat tabii ki internete de bağlanabiliyor şu an itibarıyla. Güncelleme, tarayıcı, sosyal medya, reklam ve bildirim gibi dikkat dağıtan hiçbir şey istemediğimden dolayı sadece kendi ihtiyaç dünyama ve kendi arşivime özel olarak tasarlanmış bir kişisel bilgisayara dönüştüler adeta Linux işletim sistemi sayesinde. Bu bilgisayarlara tüm dijital kitap arşivimi, ders videolarımı, ders kitaplarımı, ders notlarımı ve dahasını yükledim. Laptop benim için burada taşınabilir kütüphaneyi ifade ederken diğer eski masaüstü bilgisayarım ise sabit kütüphanemi ifade etmektedir. Bu mekanizma sayesinde internete gerek duymadan yıllar boyunca ulaşabileceğim kişisel bir kütüphane sistemini bilgisayarlarıma entegre etmiş oldum. Bu düzen ve mekanizma ile birlikte bilgisayarlar hem eskiye nazaran daha da hızlandı hem de gereksiz süreçler olmadığı sürece neredeyse uzun bir süre boyunca çalışabilecek hâle tekrar geldiler.
Linux’un hafif bir işletim sistemi olması ve diğer özellikleri sayesinde bilgisayarlarınızı çok rahat bir şekilde kapalı bir yapı olarak kullanabiliyorsunuz ve burada istediğiniz gibi sadece size ait özel içerikler olabilir. Dolayısıyla bu durum, bence dijital minimalizmin en sade hâllerinden birisidir. Önceden eski bilgisayarların geri döndürülemez bir şekilde işe yaramaz olduğunu düşünmüş olabilirsiniz. Fakat şimdi ise buna tam tersi bir bakış açısına sahip olabileceğinizin farkında olmanızı istiyorum. Biraz emekle ve düşünceyle elinizdeki bilgisayarları birer kütüphaneye ve araştırma merkezine dönüştürebilirsiniz. Bu tasarım sayesinde artık bu eski cihazlar sadece makineler değil, zihnimizin uzantıları, arşivlerimiz, kitap raflarımız hâline gelebilirler. Ve en güzeli de internetsiz olmasına rağmen uzun bir zaman boyunca bir arşiv ve araştırma merkezi olarak çok rahat bir şekilde kullanılabiliyorlar. Hatay depreminden sonraki süreç boyunca çok defa internetsiz kaldık ve ben genelde çevrimiçi bir şekilde ders videolarıma ve kaynaklarıma ulaştığım için internet altyapısında yaşanan sorunlardan dolayı internetsiz kaldığım zaman bilgisayarımın neredeyse hiçbir işe yaramadığını fark ettim. Ve bu andan itibaren dijital olarak kitaplarımı, ders videolarımı, notlarımı ve çoğu yazı ile ilgili işlerimi arşivlemeye başladım. Şu an bu oluşturduğum arşivlerin taşınabilir hard disklerde yedeklerini güvenli bir şekilde elde tutuyorum. Çünkü çoğu zaman bilgisayarıma format atmam gerektiğinde yahut telefon değiştirdiğimde bu arşivi telefona ve bilgisayara sorunsuz bir şekilde yükleyebilecek bir yedeklemeye sahip olmak istiyorum. Ve şu an kütüphane bilgisayarlarıyla birlikte bunun internetsiz hâlini en hafif işletim sisteminde çalıştırabilecek bir mekanizmaya sahip olduğumu belirtmem gerekiyor. Ana bilgisayarımda hâlâ Windows işletim sistemi olsa da orada da çoğu arşivim ve yedeğim hâlâ durmakta. Dolayısıyla internetsiz kalma ihtimalim olsa dahi tüm araştırma ve ders çalışma için gereken materyallere ilgili aygıtlarımda kullanabileceğim bir şekilde sahip bulunmaktayım.
Siz de elinizdeki eski bilgisayarları bu şekilde kütüphane bilgisayarlarına dönüştürebilirsiniz. Eski zamanlarda çoğu araştırmacının büyük bir kütüphanesi veya kişisel kütüphaneleri olabilmekteydi. Fakat biz farklı bir çağın çocuklarıyız ve bu çağın gerekliliği olarak da kendi kütüphanemi dijital ortamda bilgisayarıma kurmuş bulunmaktayım. Ve bu kütüphanenin uzun bir süre işler hâle gelebilmesi için olabilecek en hafif işletim sistemini seçerek bilgisayarlarımı kütüphane bilgisayarlarına dönüştürdüm. Burada çok sayıda dijital esere sahibim. Elbette ki çoğu insan hâlâ eski usul olarak basılı kitapları okumayı seviyor olabilir. Benim de basılı olarak yaklaşık iki yüze yakın sayıda kitabım bulunmakta. Fakat çoğu zaman o kitapları bile alıp bir şekilde taramak suretiyle PDF formatına dönüştürerek bilgisayardan ya da telefondan okuma yoluna gittiğimi hatırlıyorum. Tabii bu benim kendi okuma alışkanlığımla alakalı bir durum. Ancak bir yerden sonra gerçekten yetersizlikler ve ekonomik koşullar da bizi çoğu işimizi dijitalde halletmeye doğru sevk ediyor. Umarım kütüphane bilgisayarları fikri size eski cihazlarınızı yeniden işlevsel hâle getirebilmek için güzel bir fikir vermiştir. Ben bu fikri uygularken Linux Mint işletim sistemini tercih etmiş olsam da sizler daha farklı işletim sistemleri ile kendi ihtiyaçlarınıza göre bir mekanizma kurabilirsiniz. Umuyorum ki kendi çalışma stilinize en uygun şekilde eski cihazlarınızla birlikte güzel bir çalışma ortamı kurabilir, güzel bir kişisel kütüphaneye sahip olabilir ve bunu kendi bilgisayarlarınızla en uygun şekilde gerçekleştirebilirsiniz.
Araştırmacı-Yazar
Mehmet Hüseyin Arslan


